“Koku Kimliğimizdir”

Esra Kızıltan

“Koku denilince çoğumuzun aklına parfüm geliyor ama gerçek bununla sınırlı değil.” Geçen yıl bir koku workshop’una katılmıştım. Oradaki eğitmen böyle demişti. Haksız da sayılmazdı. Çünkü koku koskocaman bir duyu, parfümse sadece bir ürün. O gün, kokunun hayatımızdaki yerini beslenme, neslin devamı ve güvenlik olarak üç başlıkta açıklamıştı. Hatta koku yoksa bunların hiçbirinin olmayacağını söylemişti. Ben de bu blog sayfasında sizinle hayatımızın en temelindeki bu duyunun önemini paylaşmak istedim. Çarpıcı bilgiler var. Buyurun devamına!

Koku hayatımızın her yerinde. Koku alma beş temel duyumuzdan bir tanesi. Aslında bütün beslenmemiz koku üzerinden yürüyor. Nezle olduğunuzda tat alamamamızın nedeni koku duyumuzun kaybolması. Yani beslenme sadece ağız içinde gerçekleşen bir eylem değil, kokuyla alakalı. Örneğin, tadını sevmediğiniz bir şeyi içmek zorunda kaldığınızda burnunuzu tıkayarak içersiniz. Çünkü koku yoksa tat da yoktur.

Türün devamlılığı için de koku gerekli. Doğada hayvanlar üremek için kokuyu takip ederler. Eş seçimini ona göre yaparlar. Onları kokuları yönlendirir. Bu modern hayatta da böyledir aslında. Vücut kokusundan hoşlanmadığınız biriyle birliktelik yaşamazsınız.

Koku aynı zamanda bir güvenlik aracı. Tehlikenin nereden geldiğini koklayarak anlayabiliriz.

Örneğin, ısınmak için kullandığımız gazlar aslında bizim duyabileceğimiz koku profiline sahip değiller. Bunların hepsi sonradan kokulandırılıyor. Doğalgaz, tüpgaz kokusu gibi. Örneğin, ocakta yemek yanıyorsa bunu koku duyarak anlayabiliriz değil mi?

Eğer koku olmasaydı bu saydıklarımızın hiçbiri olmayacaktı hayatımızda… Uyarı yok, güvenlik yok, beslenme yok, üreme yok. Aslında benliğimizi tetikleyici şey zaten duyularımız. Kokunun diğer duyulardan farkı şu: Beyinde işlendiği bölge itibarıyla duygu durumumuza direkt etki ediyor.  Bu nedenle kokular bize anıları hatırlatıyor. Bu nedenle kokular aslında bizim kimliğimiz! Sizinle bir bilgi daha paylaşayım. Ortamlarda hava atın 🙂 Koku alamama hastalığı var. Adı da anozmi.

Koku almayı öğreniyoruz

Koku algımız insandan insana, ülkeden ülkeye farklılıklar gösteriyor.Evrensel olarak iyi veya kötü koku bilgisiyle doğmuyoruz, bunu öğreniyoruz. Bir kokuyu ilk duyduğumuz anda verdiğimiz tepki önemli. İlk anda sevmediysek sonrasında da sevmiyoruz. Örneğin, çoğu insan için lavanta kokusu güzeldir. Ama ben lavanta kokusunu ilk defa bir cenaze evinde duyduysam o kokuyu beynimde olumsuz kodlayarak lavanta kokusunu hoş bulmayabiliyorum. İkincisi, içinde yaşadığımız toplumun bize öğretmiş oldukları yani kültürel kodlarımız da kokular üzerinde değerlendirmelerimizde büyük bir önem taşıyor.

Hafif mi ağır mı?

Gelelim parfüme… Modern toplumlarda kişisel bir kabul görme biçimi. Kimimiz şekerli kimiz baharatlı kokuları tercih ediyoruz. Ülkelere göre de değişiyor beğeniler. Workshop’da eğitmen farklılıkları şöyle anlatmıştı: “Örneğin, Suudi Arabistan, Hindistan gibi özellikle yeme içmenin kokulu olduğu yerlerde sürdüğünüz kokunun varolan kokuyu bastırması gerekir. Bu nedenle o bölge insanları daha ağır kokular kullanırlar. Bunun tam tersi Danimarka, Norveç gibi yerlerde ağır kokular sıkarsanız insanlar yanınızdan kaçar. Dünyada en düşük koku değerine sahip ülke Japonya. Çünkü Japonlar diğer milletlere göre daha az ter üretiyorlar. Ter bezlerinin sayısı çok az ve çok tüysüzler. Dolayısıyla Japon parfümlerine baktığınızda hep daha hafif olduklarını görürsünüz.”

Notalar notalar

Bir bilgi daha! Neden parfümleri notalarla ifade ediyoruz. Bunu İngiliz parfümör George William Septimus buluyor. Müzikteki nota mantığı ile aynı aslında. Orada notalarla müzik yapılırken, burada parfüm yapılıyor. Müzisyenler çalışmalarını org üzerinde yapıyor, parfümörler de aynı oradaki gibi org kullanıyor.  Tabi şekli daha başka.

Kokular birçok molekülden oluşuyor ve hepsinin ağırlığı ayrı. Bir kısmı hafif ve ilk anda hissediliyor. Buna üst nota deniliyor. Bir kısmı ise daha ağır ve geç hissediliyor. Buna da alt nota deniliyor. Yani tende en son kalan koku alt nota demek.

Parfüm alma tüyosu da verip kokuyu burada kapatayım. İlk şart sabır. Bileğinize sıkıp hemen karar vermeyi beklemeyin. Doğru parfüme karar vermek için onun teninizde 5-6 saat yaşamasına müsaade etmek gerekiyor. Benden söylemesi 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir